Alice Harikalar Diyarı’nda yeniden çevriminde güçlü kız imajı baz alınarak Tim Burton tarafından seyircinin karşısına çıkarılıyor. Linda Woolverton’ın çocuk romanından uyarlanan yapım 17 yaşındaki Alice’in sosyeteye tanıtım partisinde beyaz bir tavşanı takip ederek kendini harikalar diyarında bulmasıyla başlıyor. Aslında 10 sene öncesinde de ziyaret ettiği yeri ikinci ziyaretinde hatırlamıyor bile.
Harikalar Diyarı’nda Alice’i karşılayanlar arasında Mad Hatter karakterini canlandıran Johnny Depp de mevcut. Bu yapımda Johnny Depp ve Tim Burton yedinci kez bir araya geliyorlar. Yine Tim Burton’ın ayrılmaz oyuncu ekibinden, aynı zamanda eşi olan Helena Bonham Carter’da Kırmızı Kraliçeyi canlandırıyor. Sürpriz olarak ise oyuncu kadrosunda 2009 Oscar ödül töreninde En iyi Kadın Oyuncu Oscar’ına aday gösterilen Anna Hataway de mevcut.
Konu : Akademi olarak bilinen bir gizli ajan okulundan 4 seksi kadın , gizlice acımasız bir kadının peşine düşerler. Kadının tek suçu zor ilişkilerin dünysında aşkı bulmaya çalışmasıdır.ajanlardan biri ve kadın geleneklere aykırı bir biçimde buluşurlar.Aralarındaki kıvılcım acaip ve hiçte hoş karşılanmayan bir aşk ilişkisine dönüşür ve bu olay , elit ajanlar yürütme kurulu arasında karmaşa ve yanlış anlaşılmalara sebep olur
KONU:Tembel ve obur kedi Garfield ve yeni ölen sahibesi Lady Eleanor'dan miras aldığı Carlyle şatosunun sahibi olup, Garfield''e tıpatıp benzeyen kraliyet kedisi Prens ile yanlışlıkla yer değiştirirler. İlk başlarda tembel kedimize bu hayat ne kadar konforlu gelsede, çok geçmeden kraliyet kedisi olmamın aslında hiçde kolay olmadığını anlayacaktır.
İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ!!!!
Konu : Robert Neville (Will Smith) çok başarılı bir bilim adamıdır, ama o bile, durdurulamayan, tedavi edilemeyen, insan yapımı o korkunç virüsü kontrol altına alamamıştır. Her nasılsa virüse bağışıklık gösteren Neville, New York şehrinden, hatta belki dünyadan arta kalan yerde, hayatta kalmış tek insandır.
Neville üç yıl boyunca inancını yitirmeden her gün telsiz mesajı göndererek, umutsuz bir şekilde, hayatta kalmış başka insanlar bulmaya çalışır. Ama yalnız değildir. Salgının mutanta dönüştürdüğü kurbanlar, yani “Virüslüler” karanlıkta pusuya yatmış…Neville’in her hareketini izlemekte…ölümcül bir hata yapmasını beklemektedirler. Belki de insanoğlunun son ve en iyi umudu olan Neville’i ayakta tutan tek şey kendine düşen görevi yerine getirme arzusudur: Kendi kanını kullanarak virüsün etkilerini tersine çevirecek bir tedavi bulmak. Ama karşısındakilere karşı sayıca az olduğunu bilmektedir... ve zamanı da hızla tükenmektedir.
Konu : Film tıpkı Seuss’un kitabında anlattığı gibi, hayali bir karakter olan fil Horton’un (Carrey) havada uçuşan bir toz zerreciğinin içinden gelen belli belirsiz duyulabilen cılız bir yardım çağrısını duyması ile başlıyor. Horton filmin başlarında o küçücük zerreciğin içerisinde Who-ville adında koskocaman bir şehir bulunduğundan ve bu şehrin kendisi gibi mikroskopik boyutlarındaki halkından (Whos) ve şehrin yönetimini elinde bulunduran belediye başkanı Mayor (Carell)’dan habersizdir. Komşuları tarafından alay konusu olan ve tehdit edilen Horton tüm bu eleştirilere kulaklarını tıkayarak bu cılız sesi dinler ve zerreciği kurtarmaya karar verir. Çünkü “Her ne kadar küçük olursa olsun, insan insandır” O’nun için…. Horton’un bu tavrı hem çok basit hem de çok derin anlamlıdır. Kendisiyle dalga geçen ve aklını kaçırdığından şüphelenen arkadaşlarına söylediği şu söz aslında O’nu özetlemektedir: "Uzayın derinliklerinde bir yerlerden, şimdi yaşadığımız yere bakarsanız, aslında bizim de bir zerrecik gibi göründüğümüzü anlarsınız..."
Gücü Özgürlüğünde...
Powered by Blogger. designed by mythem.es. converted to Blogger by New Blogger Themes.